Çalışmalar » Denemeler

YA DÜNYAMIZ DURURSA?

Güneş sistemimizin bundan 4,5 milyar yıl önce dönen gaz ve toz bulutundan oluştuğunu biliyoruz.  Gezegenler şekillerini bu dönme hareketinden alarak bugünkü hallerini korudular.  Dünyamızın 100 bin yılda 2 saniye kadar dönme hızında yavaşlama meydana geliyor. Bir önemli bilgiyi daha hatırlatmak isterim; dünyanın ekvatordaki dönüş hızı saatte 1600 kilometredir.

Bu dönüş bir gün hızlanarak yavaşlaması sonucu tahminlere göre yaklaşık 5 sene sonra dünyanın dönmesini tamamen bitireceği yönünde. Şimdilik bu tahminden öte bir öngörü değil.

Peki, dünyamızın yavaşlaması esnasında okyanuslara ne olacak?

Üzerinde yaşadığımız kıtalara ne olacak?

Soluduğumuz havaya ne olacak?

Peki, ya bize ne olacak?

Tüm bu soruların yanıtlarını aslında yaşayarak öğreneceğiz.  Size sadece bilinen bilgiler ışığında şuan; gündüzlerin 6 ay süreceği, gecelerin 6 ay süreceği, okyanusların kıyılardan iç kesimlere doğru dolacağı, hava kalitesinin solunamayacak kadar inceleceği ve en kötüsü de Güneşin kavurucu ışınlarının dünyayı yok edeceğidir.

Dünyanın kendi etrafındaki dönüş hızının yavaşlaması ile tüm bu yukarıda belirttiğim olumsuzluklar hayatımızda yaşanmaya başlayacak ve günlük yaşantımız alışılmadık şekilde değişecektir.

Bir günün 24 saat olduğunu hepimiz biliyoruz. Peki, dünyanın dönmesinin yavaşlaması ile günün 24 saatten daha uzun olmaya başlaması ile neler olacak hiç düşündünüz mü?

Bu durumdan hiç kuşkusuz dünya ve üzerinde yaşayan her canlı olumsuz etkilenecekler. Ancak ilk zarar görecek hiç kuşkusuz ticari yolcu uçakları olacaktır. Uydular yardımı ile rotalarını takip eden bu modern donanımlı uçaklar rotalarında zaman yüzünden ciddi anlamda değişimler yaşadıklarının farkına varacaklar ve havalimanları yerine yanlış yere ile yönlendirileceklerdir.  Çünkü uydulardan gelen veriler kullanılan atom saatini baz alınarak hesaplanmaktadır. Fakat dünyanın yavaşlamasını bu saatler dikkate almadıklarından uçakları yön olarak farklı yerlere yönlendireceklerdir. Bu da beraberinde ciddi maddi ve can kayıplarının olacağı kazalara sebep verecektir.

Arka arkaya meydana gelecek ve tüm dünyada olacak bu kazalar neticesinde günümüze kadar süre gelen güvenilir taşımacılık olan hava taşımacılığı güvensiz hale gelecek ve hava yolu şirketleri seferlerini durduracaklardır.

Dünyanın durmaya başlaması ile ortaya çıkan ilk sorunun “zaman” olduğunu hepimiz şimdiden tahmin edebiliyoruz.

Bunun devamında sorunların zincirleme halde devam edeceği hiç kuşkusuz. Üzerinde asırlarca yıl yaşadığımız ve bize evimiz olan dünyamız artık yaşanmaz hale gelmeye başlayacaktır. Dünyanın durmaya devam etmesi ile İkinci büyük sorun olan “okyanusların” yer değiştirmesi olacaktır.  Peki bu nasıl olacak?

Gezegenimizin ortası kutuplara nazaran daha şişkindir. Su kütlelerinin ekvatorun üzerinde durmasını sağlayan en önemli faktör dünyanın dönme hareketidir. Yani bu hareket ile su kütleleri ekvator üzerinde toplanıyorlardır. Dünyanın dönme hızı yavaşladıkça okyanus ve denizler hareket etmeye başlayacaklar ve yönlerini kutuplara doğru çevirecekler. Kanada ve Rusya’nın kutuplara yakın bölgeleri gelen büyük su kütlelerinin altında kalacaklardır. Tabi bu ilk gerçekleşecek olandır. Zaman geçtikçe bu su taşkınları artacak ve başta Avrupa ve Amerika’nın kuzey bölgelerini bile içine alacaktır. Durum böyle olunca Kutuplardaki durum tıpkı bardaktan taşan suya benzeyecektir. Bunun sonunda da kutba yakın bölgelerde yaşayan insanlara ülkelerindeki yönetimler taradında belki de ilk defa tahliye emri vereceklerdir. 

Okyanuslar ve denizler çekilmeye devam ederlerken beraberinde biz insanları ve hayvanları bekleyen diğer bir tehlike kendini hissettirecektir. Yaşamamız gereken hava.

Atmosfer bilindiği üzere dünya ile birlikte dönmektedir. Dünya durmaya devam ederken atmosfer de su kütleleri gibi kutuplara doğru çekilecek ve dünyanın ortasında bulunan bölgelerdeki şehirlerin başında olan Singapur,  Hong Kong, Tayland gibi tropik bölgelerde nefes almak oldukça güçleşecektir.  Bunun yanında yüksek kesimlerde de nefes kalitesi oldukça düşecektir. Hava basıncının düşmesi yüzünden insanlar dağa tırmanmış gibi nefes alacaklardır.  Bu da yaşam kalitesini oldukça güçleştirecektir.

Ya üzerinde yaşadığımız toprak nasıl bir değişime uğrayacaktır?

Dünya üç katmandan meydana gelir bunlar; iç çekirdek,  katı ve yalıtkan manto ve dış sert kabuktur. Bunlar birbirleri ile birlikte dönerler. Dünyanın dönüş hızı yavaşlamaya başladığında saydığımız üç katmanda farklı hızlarda yavaşlarlar. Bu da büyük bir sürtünmeye sebep olur. Depremler art arda meydana gelir ve dünyamız içten çatırdamaya başlar. Okyanus derinliklerinde meydana gelen bu çatlaklar sayesinde çekirdekten gelen ısı okyanusları ısıtır ve içinde yaşayan balıkların toplu ölümlerine sebep olur.  Balıkların türü tehdit altına girer ve Belki de yıllar sonra balıklar ortadan kalkacak sonuçlar yaşanması da olasılık dâhilindedir.

Dönme hızı yavaşlamaya devam ettikçe depremler daha da fazlalaşacak, hatta hiç deprem olmayan yerlerde bile depremler oluşmaya, yanardağlar lav püskürtmeye aralıksız devam edeceklerdir.

Okyanuslar ve denizler kutba doğru çekildikçe sığ yerler kuruyacak, Avrupa’nın okyanusa bakan kısımları, İngiltere ve İskandinavya ile birleşiyor,  Miami’nin etrafında deniz kalmıyacak ve çölün ortasında bir yere dönüşecektir. .

Kutuplarda bulunan denizler iç kesimlere doğru taşmaya devam ederken Kuzey Yarımkürede yaşanabilecek bazı bölgeler olacaktır.  New York ve bulunduğu enlemindeki tüm yerler güvenli bölge olarak kalıyor ama şimdilik. Avrupa’nın da orta kesimleri şimdilik yaşamın olacağı yerler arasında kalıyor.

Bu bölgelere doğru hayatta kalmak için büyük bir göç yaşanacaktır. Ancak depremler yüzünden karayolu ve demiryolu kullanılamaz hale geldiğinden herkes kendi imkânları ile zorlu yollardan geçerek yaşanacak alanlara göç etmek zorunda kalacaklar. Yollar artık güvenli olmaktan çok uzakta duruyor. Denizcilik faaliyetleri suların çekilmesi ile bitiyor.

Peki, tüm bunların beraberinde Güneş’imiz bize nasıl bir zarar verecek? Dünyanın orta kısımlarında bulunan yerlerde ısı çok arttığından yetkililer güneşte en fazla günde 10 dakika kadar kalınması; hatta güneşten mümkün olduğunca korunmak gerektiği hakkında uyarılar yapamaya başlayacaklar. Bu aslında biz canlılar için sona doğru hızla ilerlediğimizin açık bir ispatı olacaktır.  

Kutuplarda toplanan büyük su kütleleri aşağıda doğru önlerinde ne gelirse yutmaya devam edecekler. Kuzeyde kalan Berlin,  Reykjavik, Londra, Oslo, Amsterdam hatta Moskova sular altında kalan şehirlerden şimdilik bazıları olacaklardır. Türkiye’de de birçok yer taşan denizler altında kalacaktır. Bunların başında İstanbul’un denize bakan yerleri, Ege Denizi kıyıları ve özelikle Karadeniz Bölgesinin denize bakan sahillerindeki dik yamaçlara kadar deniz yaklaşacaktır. Trabzon gibi deniz kıyısı olan şehirlerde hayat Karadeniz’in azgın suları atında kalacaktır. Bu hemen durmayacak ve Karadeniz kıyılarından iç kısımlara doğru adeta küvetten su taşarcasına sular ilerlemeye devam edecektir. Akdeniz’de ise durum daha kötü olacaktır. Taşan sular özelikle Kıbrıs’ın denize bakan alçak kısımlarını dolduracak ve sadece yüksek kısımlarda yaşanacak yerler kalacaktır. Kuzey Kıbrıs’ta Girne’nin kıyı kesimleri Gazimağusa ve Karpaz’ın alçak kesimleri Akdeniz’in suları altında kalacaktır. Güney Kıbrıs’ta Larnaka’da Gazimağusa gibi sular altında kalan yerler arasında olacaktır. Bunu Limasol ve Baf’ın alçak kısımları takip edecektir. Kıbrıs’ın haritadaki yeri ve şekli tamamen değişecektir.  Aylar sonra dünyanın yavaşlama hızı artmaya devam ederken günler de uzamaya başlayacaktır. Bir gün 24 saatten daha uzun sürelere çıkacak. 50- 60 saat güneşin hiç batmadan durduğunu şimdiden düşünmek bile dehşet verici değil mi?

Tüm bu olumsuzluklar yaşanmaya devam ederken İnsanlarda uyku problemine bağlı psikolojik hastalıklar nüksetmesi muhtemel olacak. Yorgunluk, bulanık görme şikâyetleri ve sinir hastalıkları artış gösterecektir.   

Hayvanlar da zamanlı zamansız göç edecekler. Göç etmeyi şaşıran hayvanlar uzun süren gecelerde soğuktan donarak ölecekler. İnsanlarda bu durum yüzünden yaşayabilecekleri sığınaklar aramaya başlıyorlar. Senelerce mutlu ve huzurlu evlerde yaşamak artık imkânsız hale geliyor. Gündüz yaşanan sıcaklıklar ve geceleri yaşanan aşırı soğuklar yüzünden artık sığınaklarda yaşamanın daha güvenli bir yaşam tarzı olduğu benimsenecek ve başka da alternatif kalmayacaktır.  

Bitkilerden Mısır ve Tahılların yetişebilmesi için bolca güneşe ihtiyaç var. Gece ve gündüzlerin sürelerinin uzaması ile tarım ve tarımsal alanlar azalıyor ve en gerekli besinler toprakta yetişmesi imkânsız olacaktır.

Denizler durulmak bilmeyecekler. Deniz suları kutuplardan toplanmaya devam ettikçe oralardan daha aşağılara akmaya devam ediyorlar. Önüne gelen her şeyi yutan bu dev su kütleleri özellikle Chicago, Boston gibi nüfusça kalabalık alanları yutup metrelerce derinlerde bırakıyor.  New York ve onun enlemindeki şehirler de denizlerin azizliğinden kurtulamıyorlar. Ortalama 50 – 100 metre kadar su bu şehirlere doluyor. Özelikle şehirleri terk etmeyip burada yaşamaya devam edenler metrolardan ve kanalizasyondan dolan sulardan kaçışarak yaşamak için birbirlerini ezerek hayatta kalmaya çalışacaklar. Büyük şehirlerde hayatta kalma savaşı verilecektir. Her gün bir facia yaşanan büyük şehirlerde yaşam artık imkânsız hale gelecek ve bu insanlığın sonunu yavaş yavaş hazırlayacaktır.  

Eskiden “Mevsimler” dediğimiz şey zamanla ortadan kalkıyor. İklimler sıcak-aydınlık, soğuk-karanlık olarak ikiye ayrılıyor.  Gece ve gündüz arasındaki ısı farkı etkisini olumsuz gösteriyor. Dünyanın durmaya devam etmesi ile fırtınalar daha kolay tahmin ediliyor. Stabil yani durağan hava beraberinde yağışlarında azalmasına sebep veriyor. Yağmurları taşıyan bulutların dönme hızı olmaması sebebi ile yağmurların büyük bölümü okyanusların üzerine yağıyor. Bu da karalarda kuraklığın baş göstermesine sebep oluyor.

Kuraklığın olduğu yerlerde gıda sıkıntısı da yaşanıyor. Sonlarının kötü olduğunu görenler mega kentleri terk ediyorlar. Önceleri deniz ve okyanuslarla kaplı olan yerlerin birçoğu suların çekilmesi ile ana karaya bağlanan yerler olarak meydana çıkıyor. Gemilerin birçoğu evvelden okyanus ve denizlerle dolu olan yerlerde karaya oturuyorlar.

İnsanlar yaşam alanları terk ederek yeni yaşam alanları aramaya koyuluyorlar. Ancak bu dünyada hayatta kalabilmek için suya yakın olmak gerekiyor. Büyük binaları inşa etmek hem gereksiz hem de elimizde kalan teknoloji ile imkânsız hale geliyor. Bu nedenle insanlar suya yakın alanlarda kamplar kurarak yaşamlarını devam ettiriyorlar.  Okyanus ve denizlerin çekildiği alanlarda özellikle kuzey kıyılarda eskiden deniz dibi olan kum alan yakın bir zamanda tarıma elverişli hale gelebilecek.

 

Gündüzleri yapılacak bu işlemler gece olduğunda yerini soğuk yüzünden dondurucu havaya bırakacağından yaşayan canlıları zor yaşam şartları karşılayacak.

Dünyanın dönme hareketinin yavaşlaması ile aradan gecen 5 sene sonrasında dünya tamamen dönmeyi bırakacak ve duracaktır. Bunun sonucunda 1 gün 1 sene kadar uzun sürecektir. Bu zamanlar insanlar için çok olumsuz şartlara sebep olacaktır. 6 ay gece, 6 ay gündüz şartları hüküm sürecektir.  Dünya ölümcül pek çok değişikliğe sahne olacaktır. 

Güneşi gören kısımda yani gündüzleri ısı 60 santigrad dereceye kadar çıkabilecek.

Yeni oluşan kıtanın alt kısımlarında sağanak yağmurlar bir ay boyunda hiç dinmeden yağabilecektir.  Bunun bir faydalı yanı da yağmurun yağması ile yılın geride kalan zamanlarında yaşayanlara yetecek kadar su toplanması sağlanmış olabilecektir.

Ancak buradan yukarılara doğru çıkıldıkça kavurucu sıcakların artık bu bölgelere yağmur getirmeyeceği iyiden iyiye anlaşıldığından buraları göç etmeye mecbur kalacaklar. Türkiye’de özellikle Konya, Kayseri ve etrafı bundan iyice etkilenecek yerlerin başında gelecektir. Sıcaklar büyük bir yıkım yaşatıyor insanlara.

Asıl büyük sıkıntı gecelerde oluşuyor. Gecelerde soğuklar -60 lara kadar düşüyor. Kutuplardan aşağılara doğru taşan okyanuslar bu soğuklar yüzünden donuyorlar. Yüksek kesimlerde kalan yeni oluşan kıtada nefes almak tamamen bitiyor ve soğuklar yüzünden insanlar kaderleri ile baş başa kalıyorlar.

Günler böyle devam ederken neredeyse 1 sene sonra dünya nüfusunda önemli bir düşüş yaşanıyor. Milyonlarca insan bu olumsuz hava şartları nedeniyle hayatını kaybediyorlar.

Sadece bir avuç insan yaşanabilecek yerlere ulaşabilirlerse hayatta kalabilecekleri açık ve ortada.  Sıcak ve soğuk, kuraklık ve yağışlar böyle birbirini takip edecek.

Tabi tüm bu anlatılanların hepsi elbette olmayacak. Ama yaşanabilir Dünyamızın devam ettirebilmesi için hassas dengeleri gözler önüne sermek mümkün. Bunun için hepimize görevler düşüyor. Çok geç olmadan elimizi çabuk tutmalıyız.

Mustafa Mutlu İBİLİ   

Bahçeşehir - İSTANBUL 2019

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


26.05.2019