Çalışmalar » Denemeler

SOGÜK GÜNLERDE (15)

28 Ocak 2019 Pazartesi haftası

Rutin geçen hafta oldu. Hem ultrason hem yüz masajı hem de yüz egzersizleri ile tedavim devam etti. Vaktinde tedavi için hastaneye geldim. Sabah işyerime gelip günlük çalışmamdan sonra hastaneye geliyor ve tedavimi olduktan sonra evime gidiyor ve akşamları egzersiz yapıyordum.

Ancak gözüken bir gerçek vardı ki hala istenilen değerlerde iyileşme gerçekleşmiyordu. Yüzümde elektrot kalem gezdiği ve belli yerlerine elektrik darbeleri verdiğinde bile aklımda ‘Yüzümde kalıcı bir hasar bıraktıysa?’ diye düşünmeden edemiyordum.

Semra Hanıma arada bir soruyordum. “Nasıl tepkiler veriyor mu elektriğe yüzüm?” o da standart yanıt olarak “Tabi” diyordu. Çok sıkılmıştım aslında buradan. Tedavim bile bugün erkenden bitti. Bazı egzersizleri tam yapmadan bugünü sonlandırmıştı. Ben de bunu fırsat bilerek Doktorum Sn. Özlem Hanımın yanına çıkıp soru sormak istedim. Özlem Hanım ilk sırada beni kabul etti. Kendisi ile görüşmem de göz yaşımın azaldığını ve burun akıntımın arttığını söyledim. Bu arada bana “göz yaşı damlası” kullanmamı önerdi. Hatta gece yatarken göz bandı kullanmaya devam etmemi istedi. Gece uyandığımda bazen gözüm çok kurumuş halde olduğunu hissediyordum. Ne kadar zahmetli ve bir o kadar da zor iyileşen bir hastalıktı.

Eve gelince sosyal medya hesaplarımda beni takip eden kişiler arasında ‘fasiyal Paraliz’ olan başka bir hasta var mı diye sordum. Hemen yanıt gelmedi. Ancak sabah kalktığımda sorduğum soruya bir takipçim yanıt vermiş. Bana “Merhaba” diye yazmıştı.

Yolda işyerime gelirken onunla yazışmaya devam ettim. Kitaplarımı alıp okuyan ve benim tüm paylaşımlarımı yakından takip eden bir takipçimden yanıt geldiğini gördüm. Onu yanıtlarken Benim hastalığımı önceden geçirmiş ve atlatmış birisi olduğunu öğrendim Bu da beni çok mutlu etti. En azından iyileşmek için gösterdiğim çabada daha önce başka birisinin olması beni biraz rahatlattı.

Aydın’da yaşayan İsmi Selin Ç. Olan kişi 27 yaşlarında ve kimya mühendisi olarak çalışıyordu.  Kendisi ile benim hastalığımın başlangıcı konusunda yazışmaya başladık. Nasıl başladığına çok dikkat etti. Kendisi Türkiye’nin en büyük zincir marketlerinin temizlik kimyasalları üreten bölümde işlerin en yoğun olduğu günlerde bu hastalığa yakalanmış. Stres en büyük neden olduğunu anlattı bana. Ancak kendisi benim gibi soğuk günlerde bu hastalığa yakalanmamış. Tam tersi yaz aylarının en sıcak zamanlarında olmuş. Fakat bir konuya dikkat çekti. Bulunduğu yerde klimaların fazla olduğundan bahsetti.  Bunlarda sıcak günlerde serinlik vermek için çalıştırıldıklarında sürekli serin ve nemli hava ile karşı karşıya kaldıklarından da bahsetti. Yani ben soğuk havada rüzgardan, Selin hanım da sıcak havada klimalardan olumsuz etkilenmişiz.  Benim de o günlerde içinde bulunduğum stresi de hiçe saymamak lazım. Neyse ki stres ve serin hava bu hastalığa davetiye çıkarıyordu.

Selin Hanım yaklaşık dört ay kadar süren hastalığından kurtulmuş. Ben ne zaman kurtulacağım diye düşünürken işyerinin otoparkına giriş yapmıştık.

Perşembe gününün yoğun olacağını tahmin etmemiştim. Bugün bilgisayarımda e postalarım o kadar çok olmuş ki. Herhalde dakikalarca bunlara yanıt vereceğimi tahmin ediyordum.

Otururken hem epostalarımı yanıtlıyor. Hem de dudaklarımla hareketler yapıyordum. Bir yandan da kaşlarımı yukarı kaldırmaya çalışıyordum. Bu yaptıklarım yanımda çalışan yardımcı arkadaşımın da dikkatini çekmiş ki bana bakıp gülüyordu. Ben de ona “Egzersiz yapmam gerekiyor. Bu nedenle ekrana bakarken egzersiz yapacağım. Bir müddet böyle” deyince arkadaşımda “Hiç sorun olmadığını, iyileşeceksin inşallah” diyerek bana destek verdi.

Bugün tedaviye geldiğimde havanın gene çok soğuduğunu fark ediyordum. Rüzgar ve soğuk hava insanın tenini üşütüyordu. Ben yüzümü koruyarak hastaneye ulaşabildim. Öyle bir rüzgâr vardı ki, yürümekte ben bile zorlanıyordum. Özellikle Metrodan çıkıştı rüzgâr adeta insanları geri geri itiyordu. Yani rüzgâr çok kuvvetliydi.

Semra Hanım bugün tedaviyi daha iyi bir şekilde başladı. Güzel sohbeti esnasında okumayı çok sevdiğini ve babasının da onu kitap okumaya teşvik ettiğinden bahsetti. Kültürlü birisi olduğu zaten konuşmasına yansıyordu. Onunla konuşurken uzun zamandır böyle kültürlü birisi ile konuşmadığımı hemen fark ediyordum.

Bugün tedavi bittikten sonra evde yapacağım egzersizleri Semra Hanım bana gösterirken yanımıza başka bir fizyoterapist geldi.  Ben giyinirken yanımıza gelen kabarık saçlı, sakallı, açık tenli ve üzerinde lacivert hastane giysisi olan 20 li yaşlardaki genç Semra Hanım ile konuşmak için bir konu attı ortaya.  Bahçelievler Medicalpark Hastanesi Altınbaş Üniversitesinin Hastanesi olduğundan gelen genç arkadaşında öğrenci olduğu kanısı uyandı bende. Staj için vs. bir şekilde bir görev için burada olduğunu sanıyordum. “Hava da çok soğuk akşam nasıl gideceğiz eve?” diyerek Semra Hanıma bir laf söyledi. Semra Hanım da ona yanıt olarak “Siz karlı buzlu havalarda ne yapıyorsunuz? “ diye sordu. Genç arkadaş sustu kaldı.

Benim çok dikkatimi çekmişti. Kendisini belli etmek istiyordu. Azimli ve mesleğinde ilerlemek isteyen heyecanlı birisi görünümünde idi. Ben böyle anlamıştım.

(devam edecek…)

 

 

 


20.04.2019