Çalışmalar » Denemeler

SOĞUK GÜNLERDE (11)

Evde akşam saatlerinde fizik tedavisi randevusundan bir gün evvel kendi kendime amatörce gerçekleştirdiğim kısa videoyu yeniden seyrettim. Kendime daha dikkatli baktım. Yüzümdeki son durumu iyice hafızama kazıdım. Bunu Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan ve değerli bir insan olan Prof. Dr. Ata ATUN Bey ile de paylaştım. Çünkü özellikle yazarlığımda bana çok destekleri oldu. Kayıp Şehirde Aşk ve Karanlık Yıllarda isimli romanlarımı yazarken takıldığım konularda bir tarih kitabı gibi yaşanmışları gerçek ve ilk ağızdan anlatarak bilgiler verip bana yol göstermişti. Bunu hiçbir karşılık beklemeden yaptı. Ülkesini milletini canından çok seviyordu. Sevdiği değerlere ilgi duyanları meraklı olanlara da ayrıca sevgisi vardı.  Yıllar süren bu tanışıklığımız şu günlerde bir abi kardeş sevgisine dönüştü. Hayatımdaki bir büyüğüm olarak bana yol gösteren kalemimin ileride çok iyi yerlerde yazı yazacağımı söyleyerek beni motive eden birisidir. Eminim sizlerde yazılarımı okurken bir fikir sahibi oluyorsunuz. Umarım cümlelerim sizleri sürükleyip gerçek bir yaşanmış hikayeyi size de yaşatıyorlardır.  Prf. Dr. Ata Atun Beye verdiğim söz ile başarılarla yazılarımı yazmaya devam ediyorum.

Havalar kış mevsimini oldukça hissettirerek yaşatıyordu biz İstanbullulara. Sokağa çıkarken dikkatli giyiniyor yüzümün rüzgar almaması için daima atkı ve beremi takıyordum. Hatta ‘benim başıma geldi kimsenin başına gelmesin’ diye kendi resmimi çekip sosyal medya üzerinde paylaşıyordum. Tabi ki, sadece atkı ve bereli olarak çekildiğim olanı. Yüzümün değişimi hakkında sosyal medyada hiçbir cümle ve paylaşım henüz yapmamıştım.

18 Ocak 2019 tarihinde saat 16.00 gibi hastaneye geldiğim de önce Nöroloji bölümündeki doktorum Sn. Özlem Hanıma kapıdan bir merhaba demek istedim. Çünkü fizik tedavi sürecim hakkında benden bilgi istiyordu. Asistanı Ayfer Hanım kardeşimi görünce selamlaştık. “ Doktor hanıma bir merhaba desem sırada Fizik Tedavi var” dedim. Ayfer Hanım da “Tabi ki hastası var şuan içeride o çıksın” dedi. Birkaç dakika sonra odadan çıkan kişiden sonra Ayfer Hanım girdi ve hemen dışarı çıkarak “Buyurun” dedi. Hemen kapıdan “Merhaba Nasılsınız Özlem Hanım?” dedim. Beni görünce “Sağ olun Mustafa Bey,” dedi.

“Bugün fizik tedaviye başlıyorum. Birazdan randevu saatim gelecek. İlk muayene olacağım” dedim. Özlem Hanım da “ Hadi hayırlısı Mustafa Bey. Fizik tedavi ile daha iyi olacak yüzünüz. Kaslarınız çalışmaya başlayacak” dedi. Ben de daha sonra önünde durduğum kapıyı müsaade isteyerek kapattım ve asansörlere doğru yöneldim.

Doktorumla bunu paylaşmak istedim. Bilmiyorum ama hastalığım ile ilgili ilk doktorum olduğu için kendimi daha yakın hissediyordum. İçimde iyileşeceğim duygusu vardı. Birkaç güne kadar eski halime geri geleceğimden umutluydum. Bu umudumu hiç kırmıyordum. Her şey oluruna varacak.

 Asansörlerin önü binmek isteyen insanlarla kalabalık olduğunda yandaki acil çıkış merdivenlerini kullanarak bir kat üstü 5. Katta bulunan Fizik Tedavi doktoru Sn. Aslı Özmaden Hanımın yanına ulaştım. Sadece ben değil herkes böyle yapıyordu. Kendisinin odasına gelmeden kayıt bankosunda işlemlerimi yaptırdım ve beklemeye başladım.

Sıra bana geldiğinde asistan hanım “ Buyurun sizin sıranız “ diyerek beni muayene odasına aldı. Odaya girdiğimde gördüklerim beni çok şaşırttı. Oda o kadar düzenli ve süslü idi ki çok beğenerek oturdum. Gözlerim bir an etrafı izledi. Bir insan iskeleti vardı ve hemen yanında zamanı olduğu için bir yılbaşı ağacı bulunuyordu. Üzerinde süsler ve renkli lambalar da vardı.

Ben masasının yanındaki sandalyeye oturdum. “Buyurun şikayetiniz nedir?” dedi ve yanıtlamamı bekledi. Aslında ben konuşmaya başladığımda hemen anlamıştı ve “Gözlerinizi kapatın” dedi be bunu yapmamı bekledi. Ben de kapatmaya çalıştım. Aslında sağ gözüm tam kapanmıyordu. Hafif açıklık kaldığını hissediyordum. Biraz da bulanıklık vardı görmemde. Bunu göz kapağımı elim ile hafif ovuşturduğumda ortadan kaldırıyordum. Fakat hala görürken gözyaşı damlaları görmemi engelliyorlardı. İkinci yapmamı istediği de “ Ağzınızı tam açmadan dişlerinizi gösterin” dedi. Ben de bunu yaptım. Tabi biliyordum ki dudaklarımın yarısı kalkıyor ama diğer sağ tarafa olan kısmı kalkmıyordu. Son olarak “Kaşlarınızı kaldırın” dedi ve bekledi. Ben de kaldırmaya çalıştım. Tabi ki sol kaşım kalkıyor. Sağ taraftaki ise hareket edemiyordu.

“Tamam” dedi.  “Yüz Felci tedavisi uygulayacağız. Size 10 seans yazıyorum. “ dedi. Masasının yanında bulunan bir çekmece içinden bir kayıt formu çıkarttı ve üzerini doldurdu. Daha sonra kaşesini basarak imzasını attı. Telefon ile başka benim hakkımda konuştu. Hastalığımın tıbben isminin “Fasiyal Paralis” olduğunu kulak misafiri olduğum konuşma esnasında öğrenmiştim. Benim ziyaret edeceğim yere hakkımda bilgi veriyordu. Bunu anlamıştım. Daha sonra bana formu vererek “size bu rahatsızlığınız için 10 dakika ultrason ile 20 dakika sürecek kalem ile elektrik verilerek kasların duyarlı hale gelmesi sağlanacak ve 10 dakika da yüzünüze masaj uygulanacak. Toplam 45 dakika tedaviniz var. Her gün gelmelisiniz. Aşağıda B2 ye inin orada Hakan Bey var onu bulun görüşün” diyerek bana verdiği kayıt kartı ile odadan ayrıldım. Asansör ile B2 ye inmek üzerek kabin içine bindim. Robotun “İkinci bodrum kat aşağı gidiyor” demesi ile kapı açıldı ve sağ tarafta kayıt bankoları bulunuyordu. Ortada bekleme koltukları vardı. Koltuklarda belli ki kötü bir hastalık tedavisi gören hastalar bekliyordu. Hepsinin ağzında maske vardı ve çoğunun saçları dökük ve ten renkleri soluktu. Onları görünce hepsine “Allah acil şifalar versin” dedim içimden.

Kayıt bankosundaki yetkiliye “Hakan Bey ile görüşecektim” dedim. Lacivert renkte giyinmiş ilgili “Sola dönün karşınızdaki oda” dedi. Ben de o yüne ilerledim. Karşımda genişçe bir odanın kapısı vardı. Kapısı camdan otomatik olarak sensor ile açılıyordu. Cam üzerinde kapıya vurulmaması için kırmızı renkte “Medicalpark” yazısı büyükçe yapıştırılmıştı. İçeride sıra ile dizilmiş buzdolapları vardı. Hepsinin kapıları camdandı. Kapının yanında “Laboratuvar” yazıyordu.

Buradan hemen sola döndüğümde üst kısmında “Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon” tabelası tavandan sarkıtılmış halde duruyordu. Yazının altında İngilizcesi de yazıyordu. Bu da tüm özel hastanelerde olduğu gibi yabancı müşteriler için bulundurulan uyarı yazıları idi.  Bulunduğum koridorun hemen solunda Fizik Tedavi bölümüne paralel bulunan koltuklardan birine mi oturup beklemeliydim? Yoksa içeri girip “Hakan Beyi mi sormalıydım? “ diye kendi kendime düşünürken. Lacivert önlüğü ile bana doğru gelen bir hanımı gördüm. Bana “Birine mi baktınız? “ diye sordu. Ben de cevap olarak “Hakan Bey ile görüşecektim” dedim.  Elimde tedavi için kayıt kartı da vardı. Muhtemelen yeni bir hasta olduğumu anladı onun için yardımcı olmak istedi. Bundan çok memnun oldum. Gerçi hastanenin tüm birimlerindeki yetkililer; hastalara karşı ilgili ve alakalı davranıyorlar. Bundan yana başta kendilerine ve idari yetkililerine teşekkür ediyorum.

Hakan Beyin bulunduğu odayı eli ile göstererek kendisi kapıyı çaldı ve kapıyı açtı;  benim girmem için müsaade ederek oradan ayrıldı. Ben çok dar olan odaya girdim. Bir Hanım ve Hakan Bey bulunuyordu. Tokalaşarak benim de oturmamı istediler. Durumu anlattım. Tedavi süreci hakkında bilgi aldım. Daha sonra Hakan Bey bana “Hiç sorun etmeyin uygun bir tedavi ile yüzünüzü eski haline getirmeye yardımcı olacağız.” Dedi. Ben de rahatladım. Yanında bulunan kişinin ismini biraz sonra öğrendim. Kendisi “Yüz felcini çok kişi kısa zamanda atlatıyor. Sizde yardımımızla atlatacaksınız” dedi. Ben ismini rica etmiştim. “Dilek ben” dedi. İyi insanlarla muhatap oluyordum. Konuşma sonunda benim ağzım biraz rahatsızlaştı. Fazla konuşunda dudaklarım sol tarafa çektiği için çabuk yoruluyordum. Hakan bey bunu anladı ki “Ne zaman başlayalım?” diye sordu. Ben de düşünerek “Pazartesi günü” olabilir. Dedim. Yanında bulunan beyaz renkli küçük ekranlı bilgisayara eğilerek dikkatlice baktı.

Daha sonra “Saat kaç gibi?” diye sordu. Ben de “Akşam bu saatler 5 gibi uygun benim için “dedim. Randevu saati olarak beni ekledi. “Tamamdır Mustafa Bey. Pazartesi günü sizi bekliyoruz. “ dedi. Daha sonra hep birlikte ayağa kalktık. Dilek Hanım ve Hakan Bey ile tokalaştık. Ben: “Pazartesi günü akşam 5'te gelip sizi buluyorum öyleyse” dedim.

Hakan Bey “Tabi bekleriz. Siz ile Selma Hanım ilgilenecek. Onu sorarsınız, tedavinize başlanır.” Dedi. Ben de “İyi akşamlar” dileyerek hastaneden ayrıldım.  Pazartesi günü artık Fizik Tedaviye başlıyordum. 

 (devam edecek…)

 

 

 

 


30.03.2019