Çalışmalar » Denemeler

SOĞUK GÜNLERDE (18)

              Dün gerçekten güzel bir gelişme yaşanmıştı tedavim açısından. Tabiri caiz ise evde yapmam gereken egzersizleri daha mantıklı gösteren bir terapist ile tedavime devam ediliyordu. Önceki yazımda da yazdığım gibi keşke ilk zamanlardan itibaren Doğukan tedavim ile ilgilense idi belki daha da hızlı iyileşme gösterecektim. Ama kim bilir belki olmayacaktı da.  Semra Hanımın da hakkını yemek istemem o da çok emek verdi. Ama pek olumlu bir şey elimizde henüz olmadı.

              Tedavi olduğum salona girdim ve benim arkamdan Doğukan da tedavi olunacak yere geldi. Dinlenme yerleri olan dar bir koridorda dinleniyordu. Sanırım beni gördü ve geldi. “Hoş geldiniz. Nasılsınız?” diye sorarak bana selam verdi. Ben de üzerimdeki montu çıkartıyordum. Eski bulunan yatağın olduğu yere gittim. Doğukan “Bugün sizi buraya alacağım hazırladım” diyerek duvara asılı LED Televizyonun altındaki yatağa doğru ilerledik.

               İkinci gün tedavi başlarken tedavi olacağım yatağın yeri Doğukan tarafından değiştirilmişti. Yastığım ve çarşafım hazır şekilde beni bekliyordu. Bu ilgi hoşuma gitmişti. Zaten bunu fark etmiştim. Bugün ilk olarak Ultrason ile başladık. Daha sonra kalem elektrot ile yüzümdeki kaslara uyarı sinyalleri vermeye devam ederken benim de yapmamı istediği hareketler oluyordu. Bunları yapıyordum. Bazen yanılıyordum. Özellikle Burun hareketlerinde bayağı zorlanıyor ve yapmam gereken hareketi tam yapamıyordum. Sağ kaşım da hala hareket edemiyordu. Neyse ki zamanla düzelecek bir şeydi.

             Bazen kendi kendime kalıcı mı olacak acaba diye sormadan edemiyordum. Ya kalıcı olursa? Diye düşününce kısır döngüye giriyordum. O kadar çok sevenim varmış ki işyerimde görüştüğüm komşular, yolda yürürken selam veriyorlar “Geçmiş olsun nasıl oldunuz? “ diye hatırımı soruyorlardı. Bu da beni motive ediyordu. Ailemin de bana desteklerini hafife alamam. “Düzelecek” diye kendi aralarında konuşurlarken duyuyordum.

             Yüz Felci hastalığı da diğer hastalıklar gibi bazı zorluklar çıkartıyordu günlük rutin yaşamda. Yemek yerken ağız kenarından su akması, yiyeceklerin ağzımdan fırlaması, konuşurken kendimi tam ifade edememe “Ş”, “P”, “F” harflerini kelimeler arasında telaffuz ederken çok zorlanıyor ve dudaklarımın birbirine yapışması yüzünden tam konuşamıyordum.  Bu da telefon görüşmesi yaparken arada bir “ afiyet olsun” diyen müşteriler de oluyordu. Daha sonra onlarla alay eder gibi ağzımda bir şey var iken konuşuyorum sanmasınlar diye gerçek olanı yüz felci olduğumu söylediğimde derhal toparlanıyorlar ve “geçmiş olsun. Allah şifa versin” diyorlardı. Daha sonra bu kişiler yeniden aradıklarında mutlaka sağlığımı merak ediyorlar ve durum hakkında bilgi alıyorlardı.  Ben de herkesle konuşmayı sevdiğim için onlara da durumu olduğu gibi anlatıyordum.

             Tedavi seansı başladıktan sonra elektrik verme işlemi bitince o kısa süre içinde biraz sohbet etmeye zaman oluyordu. Ailesinden, hayat hikayesinden biraz biraz kesitler yaptı. Gurbette yaşadığını ve Üniversiteyi kazanıp İstanbul'a geldiğinden beri yaklaşık 6 senedir İstanbul’da yaşıyordu. Yurtta tanışarak dostluklarını pekiştiriyorlar. Şuan aynı arkadaşları ile birlikte ortak ev tutmuşlar. Hepsi farklı yerlerde çalışıyorlarmış. Ne güzel bir şey; günümüz teknoloji çağında insanlar cep telefonlarındaki uygulamaların esiri olmuş iken, güvene dayalı arkadaşlıkların hala yaşamasını duymak çok güzel bir duygu. Şanslılar bence. Nazar değmesin diyelim.  Çünkü bu zamanda zor şeyler bunlar.

              Egzersizleri giderek kolaylaşıyordu.  Bir hafta boyunca hep aynı şeyleri yaptık. Cuma gününe geldiğimizde hem nöroloji doktorum Özlem Hanım hem de fizik tedavi doktorum Aslı Hanım ile görüşerek Fizyoterapist Doğukan'ın yanına gidecektim. Bugün farklı bir gündü. Eminim ki iyileşme hakkında bana güzel şeyler söylenecekti.  Doktorları tek tek ziyaretim sırasında önce Özlem Hanımın odasına geldim. Kendisi gene aynı söylemi iletti bana “Belki bir tık daha iyi olabilirdi” dedi. Ben de düzelecek diyerek moralimi yüksek tutuyordum. Sonra bir kat yukarıda bulunan Aslı Hanımın yanına geldim.  O da aynı şeyi söyledi bana. “Peki, neden düzelmiyor” diye sorduğumda Aslı Hanım “Bu sizde uzun sürüyor. Şuana kadar bayağı iyileşme olmalıydı” diyerek konuyu bitirdi. Yeniden seanslara devam kararı aldık.  Bu şekilde aşağı indim.

         Doğukan merakla bana “Ne oldu Aslı Hanım ne dedi?” diye sordu. Ben de ona anlattım durumu. Daha sonra tedaviye kaldığımız yerden devam ettik. Yarın günlerden Cumartesi idi. Yarın için Doğukan çok yoğun olduğundan Pazartesi gününe devam etme kararı almıştık. Pazartesi günü 18 Şubat’ta çıkışta bir kahve de içecektik. Bunun sözünü vermiştik. Hatta Bu hafta gün aşırı olarak devam edecektim. Yani bir gün gelip bir gün gelmeyecektim. Bu da benim yüzümü biraz daha rahatlatacaktı. Çünkü her gün elektrik alarak sinirlerim iyice geriliyor da olabilirdi. Çünkü çevrede bu hastalığı geçirenler kendilerince yorumlar yapıyorlardı. Komşum, yoğun tedavinin yüze zarar verdiğini ve yakınının yüzündeki felcin bu nedenle kalıcı hale geldiğinden bahsediyordu. Tüm bunlar benim de kafamın içini kurcalıyordu. Ya bende ki de kalıcı ise?

(devam edecek…)

 

 


6.05.2019