Çalışmalar » Denemeler

SOĞUK GÜNLERDE (10)

05 Ocak 2019 Cumartesi

MedicalPark Hastanesine geldiğimde asansörü çağırdım 6. Katta doğru yöneldim. Asansörlere iyice alışmıştım. Robot sesini takip ediyordum. 6. Kata geldiğimizde kapılar açıldı ve kayıt işlemlerimi Dr. Fatih Tekiner Bey e muayene olmak için yaptırdım. Öncelikle beni “EKG” (Elektrokardiyografi- kalp kasının ve sinirsel iletim sisteminin çalışmasını incelemek üzere kalpte meydana gelen elektriksel faaliyetin kaydedilmesine deniyor. Bu kayıt ile elde edilen grafiğe de elektrokardiyogram deniyor) çekilmem için bir odaya yönelttiler. Odanın önünde bir numaratör bulunuyordu tıpkı bankalarda sıra numarası almak için olanların aynısından. Bu makine yardımı ile kendime makinenin verdiği 576 yazan sıra numarasını kağıdını aldım ve beklemek için sandalyeye oturacak iken benim numaramın okunduğunu duydum (576 numara) dediler. Ben de odaya girdim ve üzerimi tamamen çıkartmamı istediler. Pantolon ile uzandım. Göğsüm ve ayaklarım farklı bölgelerine bir sürü elektrot bağladılar birkaç saniye böyle bekledikten sonra bu elektrotları çıkarttılar ve “geçmiş olsun” diyerek ufak yazıcıdan çıkan EKG sonucunu verdiler. Pembe ve kırmızı renkte çizgiler bulunan kağıt üzerine siyah mürekkeple farklı çizgiler çizilen bir kağıttı bu. Bunu alarak doktorun bulunduğu odaya doğru yürüdüm.  Odanın hemen önündeki sıra bekleme sandalyelerinin hemen hepsi dolu idi. İçimden ne kadar çok hastası var diye düşünüyordum. İlk kez göreceğim doktor kapıda beni görünce “Buyurun” dedi ve beni odasına aldı. Masasının önünde oturup felç durumumu anlattım.  “Nörolog Doktorum Sn. Özlem Hanım muayene olmamı istedi tansiyonumu yüksek buldu” dedim. Beni muayene etmek için sedye üzerine oturmamı istedi. Sağ kolumdaki gömlek yakasını yukarı doğru açmamı istedi. Tam bu sırada gömleğimin kolundaki düğme yerinden koptu ve duvara doğru fırladı adeta. Doktor bey eğilip düğmeyi alacaktı ben dedim “Doktor bey ben alırım. Zahmet etmeyin” ,  Doktor bey mütevazi bir tavır ile “ Sakla düğmeyi” dedi ve bana verdi.  Tansiyon aletini koluma doladı. Bu alet daha farklıydı İlk seferde gene sesi alamadı. Yeniden bağladı. “Sesi duyamadım” dedi. Tekrar bağladı.  Bana bakışlarından anladım ki yüksekti. “Evet, yüksek” dedi. “ Hangi ilacı kullanıyordunuz?” diye sordu. Ben de kullandığım ilaçtan bugün aldığım adedi ve 1 haftadır kullandığım miktarı söyledim. İlaçların da tansiyonu yükseltebileceğini düşünüyordu. Ancak emin olmak istedi ve “EKO çekmemiz lazım. Hemen kayıt olun ve çekimi yapalım bugün ilaca başlayabiliriz” dedi.  Bir panik ile yeniden kayıt masasına geldim. Yetkiliye “EKO çektirmem lazım Dr. Fatih Bey istedi” dedim.

(EKO: Ekokardiyografinin kısaltılmış halidir. Ultrason ile yollanan ses dalgaları göğüs üzerinde gezdirilen sesi oluşturan bir alet yardımıyla kalbe gönderiliyor, ses dalgaları kalp duvarlarından, kaslarından, kapakçıklardan alete geri dönüyor ve böylece kalpten geri dönen ses dalgaları bilgisayar ile resme çevriliyor. EKO; kalp hakkında önemli bilgiler vermektedir.)  Hastane de bu kayıt esnasında alınan ücretler ile ayakta kalıyordu. Bu kadar çalışanın maaşları da bu paralardan geliyordu. Bir kısmını ben karşılıyordum. Diğer büyük kısmını SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) karşılayarak kayıt işlemini tamamladım. Doktorun odasının önünde gene ayakta bekledim. Fatih Bey beni başka bir odaya aldı ve gömleğimi çıkartmamı istedi. Çıkarttıktan sonra “90 derece sol tarafınıza yatın sol elinizi başınızın altına koyun” dedi.  Bulunduğum sedyenin hemen yanında genişçe bir monitör vardı. Öncelikle ultrason jeli ile kalbimin bulunduğu bölgenin üstünü jel ile kapladı. Bu jel sanki buz dolabından çıkmış gibi çok soğuktu. İçim üşümüştü adeta.  Doktor hiç konuşmuyor kendisini ekrandaki verilere odaklamıştı. Ben de yan gözle ekranı inceliyordum. Gördüklerim benim gülmeme engel olamıyordu. Doktor bir ara ekrana bakarak “neden güldünüz? “ diye sordu. Bende “Ekrandaki kalp benim kalbim ise; bu kadar büyük kalbim varsa, tamam artık” dedim. Fatih Bey'de güldü bu söylemime.

Biraz geçtikten sonra “Evet sonuç korktuğumuz gibi değil “dedi ve ekledi  “Kalbinizde büyüme yok.” Dediği an yüzümde güller açtı neredeyse sevinçten.

Giyindikten sonra doktorun odasına yeniden geldim. Bana bir rapor yazıyordu. “Mustafa Bey şimdi…” dedi ve durdu.  “Kalbinizde sorun yok ancak tansiyonunuz aldığınız kortizon ilaçlarından yüksek çıkıyor olabilir. Şimdi size bir ilaç yazıyorum. Bunu hemen bu akşamdan itibaren kullanmaya başlayın. Tok karnına alacaksınız. “ dedi. Bana yazdığı ilaç için bir kod verdi. Bunu eczaneden temin ederken göstermem yeterli olacaktı.  Ayrıca kilo vermemi de istedi. Haklıydı. Kendime hiç bakmıyordum. Hele son iki senedir bayağı her şeyi koy vermiştim.

 Muayeneden sonra başka hastası olmadığı için biraz sohbet etme fırsatımız da oldu. Yazar olduğumu öğrenince çok şaşırdı. “Öyle mi? Kitaplarınız var mı? “diye sordu. Bende var olduğunu söyledim. Hatta Google da aramada da çıkıyor dedim. Çünkü şimdi kitaplarımı anlatmak çok uzun zaman alacaktı. Hemen bilgisayarın ekranında Google ı açtı ve ismimi arattı. “Mutlu İbili kitapları” diye bir link görünce tıkladı. İsimlerine baktı. “Ne tür kitaplar bunlar konuları nedir ?” diye sordu.  Ben de konularından kısaca bahsettim. “Yazmak güzel bir şey değil mi? “  Ben de yanıt verdim.” Sabahlara kadar yazdığımı ve gözlerimden yaş gelene kadar dayandığımı biliyorum. O kadar güzel bir duygu ki kalem ile kağıdın birleştiği an parmaklarınız kıpır kıpır oluyor. Hani motosikleti çalıştırdığınızda nasıl gaz verilince hareket eder ya aynı onun gibi bir şeydir “ diye tanımlamaya çalıştım.

Benden sonra hastasının olmadığını öğrendiğim için böyle sohbet edebildik. Korkarak girdiğim odadan mutlu ayrılmanın da verdiği sevinç ayrı güzeldi. Asansörlere kadar ne kadar çabuk geldiğimi hala anlayamadım. Sanki bir iki saniye sürdü ki asansörlerin önünde bekliyor halde buldum kendimi.  Kendi kendime ışınlandım galiba diye düşündüm bir an.

Evime geldim. Benim için ziyarete gelmiş binadaki komşular evde oturuyorlardı. Sırayla onları selamladım. Yanlarında oturup çay içtim. “Geçmiş Olsun” ziyaretiydi bu. Ancak komşuluk ilişkilerinin henüz bitmediği Bahçeşehir’de kimin hastası varsa ortak hasta idi. Gelen komşular kendi fikirlerince “Şöyle geçer, böyle geçer, akrabalarının veya tanıdıkları arasında bu hastalığa yakalananların hepsinin düzeldiklerini söylediler. Ben de dinledim tabi.  Aralarında Gül Teyzemiz “Hasta ziyareti kısa olur. Çok geçmiş olsun. Allah şifalar versin” diyerek birlikte kalktılar. Çok teşekkür ediyorum bana gösterilen bu ilgiden dolayı. Hepsini çok seviyorum. Allah herkese güzel insanlarla tanışma fırsatı versin.

Akşam saatlerinde bilgisayarımda sosyal medyayı da takip ediyordum. Bu arada bugün yazdığım son eserimin son cümlesini de tamamlamıştım. “Çok şükür bu da bitti” diyerek seviniyordum.  Yakında Allah kısmet ederse raflarda siz okuyucularıma buluşacak yeni eserimi de beğeneceğinizi umuyorum.

Yazımı tamamladıktan sonra kendi kendime Youtuberlar gibi bir video çektim. Hastalığımın başlangıcındaki günleri kayıt altına almak istedim. Bundan sonra birkaç hafta ara ile çekimle yapıp düzelmeleri video ile kayıt altına almayı düşünüyorum.  Hastalığımın hiçbir evresini bu günlerde aktif olarak bulunduğum sosyal medya hesaplarımda paylaşmadım. Çünkü insanların benim yüzümün halini böyle görmesinler istedim. Ancak ileri ki günlerde bir hamle yaparak gün gün hastalığımı kaleme alacağımı düşünüyordum. İşte bunu başardım.

Yazar olduğum için okuyucularımla sürekli etkileşim halinde bulunmaktayım. Senelerdir bunu başarı ile sürdürüyorum. Konular ortaya atıyor tartışmalara ortak oluyorum. Ancak şu an hayatımı sekteye uğratması muhtemel bu hastalığım ile mücadele etmeye başlamıştım. Tedavim başarı ile sürüyordu. Bundan dolayı umudum da yüksekti. Bu şekilde yoluma devam edecektim.

İlaç kullanım günlerim toplam 18 gündü. Fazladan azalana doğru haplarımın toplamının bitiş tarihi 15 Ocak 2019. Ancak Doktorum kortizon haplarımın bitiminden bir iki gün daha mide koruma hapına aç karnına günde 1 tablet almamı önerdi.   Fizik Tedaviye gitmeden evvel kardiyoloji muayenem hakkında kendisine bilgi verdim.  “Geçmiş olsun Mustafa Bey emin olduk en azından.” Dedi.

Dr. Özlem Hanım ayrıca ilaç bitiminden hemen sonra Fizik Tedavi görmemi de istedi.  Ben de aynı hastane bünyesinde tedavime devam edebileceğimi düşünüyordum. Bunun için 18 Ocak 2019 günü akşam saatlerine Fizik Tedavi doktoru Dr. Aslı Özmaden Hanım için randevu aldım.  

Yüzüyordum denizde gibi. Tam ortasına gelmiştim. Bundan sonra düzelmeye doğru yüzecektim. Kara uzaktan görünmüştü. Tüm engeller de kalkmıştı. Sadece kıyıya yaklaşmam gerekiyordu. Fizik tedavi de bana yüzmemi kolaylaştıracak hamleler yapmamı sağlayacaktı. Sonunda istediğim ve mücadele ettiğim sağlığıma kavuşacaktım. Bunun için tedavinin ikinci büyük etabı 18 Ocak gününden itibaren başlıyordu. 

  (devam edecek…)

 

 

 

 


23.03.2019