Çalışmalar » Denemeler

SOĞUK GÜNLERDE (8)

Akşam saatlerinde aile bireylerinin tümünün bir arada olmasıyla yılbaşı yemeğinin kurulduğu soframıza oturduk.  Bugüne kadar yaşadığım yılbaşları arasında en durgun geçeni bu akşamki yemekti. Bana göre televizyondaki programlar bile çok sönük hazırlanmıştı. Herkes tek bir kanalı izliyordu. O da TV8. Sanki yılbaşı değil de normal bir gün yayınları gibi idiler. Ekranlarda bir iki yılbaşı süsü de olmasa bugünün 31 Aralık olduğu hiç belli değildi.  Yemeğimizi afiyetle yedikten sonra yılbaşı gecelerinin vazgeçilmesi olan tombala oyununu oynamaya başladık. Ben kartların arasından hoşuma giden rengi aldım ve damadımızın torbadan çekip okuduğu sayıları kulağımla duyup elimdeki kağıtları da hazır bekletiyordum. Çünkü seçtiğim kartın üzerindeki sayı okunursa elimdeki küçük kağıt parçası ile kartın üzerindeki sayının üstünü kapatacaktım.  Ben ilk sırada çıkan tüm sayıların üzerilerini kapattığım da kardeşlerim neredeyse tombala yapıyorlardı.  Yani geriden geliyordum.

2018 yılında umut ettiğim gerçek olmasını istediğim konularda onca mücadele etmeme rağmen maalesef umduğumu yakalayamamıştım.  “Kader” ,  “Allah bir kapı kapatır, diğerini açar” diyerek kendimi avutuyordum. Tam böyle düşünürken damadım “ tombala” diyerek bağırdığı an kendime geldim.  Bazen aklıma yüzümdeki hastalık geliyordu. Yüzümdeki bu durum için de fazla düşünmeden zamanın akışına bırakmayı en doğrusu diyerek kendime prensip edindim. Fakat ruhen beni ne kadar etkileyeceğini de bilmiyordum. Doktorum dahil, ailem ve dostlarım bana kısa zamanda düzelir diye telkinlerinden sonra kendimi daha zinde hissediyordum.  Böyle olmam gerekiyordu. Düzeleceğime inanarak ilaçlarımı içiyordum.

Saat 23.50 ye geldiğinde koskoca 2018 senesi iyi günleri ve kötü günleri ile 10 dakika kadar bir süre sonra tarihin sayfalarına karışacaktı. Kimimiz için mutluluk dolu, kimimiz için üzüntü ve sıkıntılarla birlikte yaşamak zorunda kaldığı bir 365 gün olarak hatırlanacaktı. Ama ne olursa olsun her şey biz insanlar içindi. İyisi ile kötüsü ile yaşamak bizlere verilen bir hediye idi. Bunu kabul ederek her günü dolu dolu ve doyasıya yaşamak dururken geçmişe takılıp kalmanın neden olduğunu sorup dururdum kendime. 2 sene eski bir ilişkinin peşinden koşacağına neden yeni aşklara yelken açmadım? Diye sorup duruyordum kendime. Ama insanlar hatalarından ve yaptıklarından bir ders çıkararak yaşamlarına devam ediyorlar. Ben de bundan bir ders alarak 2019 a giriyordum. Ama bu sefer başımda kısa bir zaman sürecek bir hastalıkla boğuşarak giriyordum.

Saat 23.59 u gösterdiğinde kış bahçesine çıktık ve etrafta birbiri ardında atılan havai fişekleri izlemek için bekliyorduk. Esenyurt tarafından, Avcılar’dan ve Küçükçekmece gölü etrafında bulunan yerleşim yerlerinden gökyüzüne fırlatılan havai fişekler bir bir patlatılmaya başlanmıştı. Yıldızların ışıltısı altında fişekler farklı şekilde patlıyor etrafa renkli ve şekilli kıvılcımlar saçıyorlardı. Bunların hepsi bir arada iken gökyüzünde muhteşem görüntü oluşturuyorlardı. Küçüklüğümden beri severek izlediğim bir şovdu. Sokaklarda kornalarını çalan otomobillerden bağıranlar vs. Hepsi çok güzel bir gösteriydi. Yani hayat devam ediyordu. Kendimi fazla soğukta tutmadan tekrar evin içine girdim.

Artık 2019 da idik. Hepimize huzur, sağlık ve mutluluk getirmesi dileklerimizle biraz daha oturup uykuya daldım Yarın Senenin ilk gününe uyanmak üzere gözlerimi kapattım.

01 Ocak 2019 Pazartesi

Sabah yılın ilk kahvaltısını ailem ile birlikte yaptık. Herkesin gözü dün akşam yapılan Milli Piyangonun çekiliş sonuçlarındaydı. Gazete elden ele geziyor herkes biletlerindeki numarayı gazetedeki numaralarla karşılaştırıyor ve ikramiye çıkıp çıkmadığını araştırıyordu. Ben bu tarz şeylere sürekli karşı olduğum için ikramiye vs. sonuçlarına özel bir ilgi duymuyordum.

Kahvaltıyı yaparken kapının zilinin çalması ile dikkatler kimin geldiğine yöneldi. Kapıyı açmak için diafona baktığımda ekranında bir başka arkadaşım Ferdynand ı gördüm. Kapıyı açtığımda sarmış sarmalanmış haldeydi Havanın çok soğuk olması yüzünden kendisini soğuktan koruyordu.  Aslında ben de birkaç gün evvel kendimi bu denli korusaydım belki bugünkü yaşadığım hastalığımı yaşamayacaktım.  Demek ki kendime dikkat etmiyordum. Bunu hastalandığım an çok daha iyi anladım.

Eve girmesi için kendisine terlik verdim ve salona aldım. Birer bardak çay içtikten sonra durumum hakkında konuştuk. Uzunca yıllardır görüştüğüm arkadaşlarımın beni ziyarete gelmeleri beni çok memnun etmişti. Hastalandığında insan gerçekten ilgi bekliyormuş Gelen küçük bir “geçmiş olsun” temennisi bile benim iyileşmemde büyük rol oynuyordu.  Eskiden böyle şeylere belki pek takılmadığımdan olacak şimdi ise dikkat ediyordum.  İster istemez içinde bulunduğum şartlarım onu gerektiriyordu.

Kısa ziyaretinden sonra o da evine geri dönmek üzere ayrılan Ferdynand güzel bir sürpriz yapmıştı. Zaten hastalığımı duyan kim olduysa telefon ile aradı veya ziyaretime geldiler. Hepsine teşekkür ederim.  İnsanın sevenlerinin olması ve bana bunu yaşatmaları güzel bir duygu.

Öğleden sonra evde dizi izlemeye devam ettim. Hata gözümün sulanma problemi olmadığı zamanlarda da kitabımı yazmaya devam ederek akşam saatlerine ulaşırken, bir ara gözlerimi dinlendirmek maksatlı şekerleme yaptım. Tabi içim geçiyordu. Uyku konusunda çok hassastım. Gönül meselesi yüzünden uykusuz kaldığım günlerden sonra şimdi kafamı yastığa koyduğumda uykuya dalabiliyordum. En güzeli de bu idi. Bundan sonra kendimi tamir edecek özellikle yarınlara daha farklı bakacaktım. Yeni yıl yeni umutlarla bana gelmişti. Bunu en iyi şekilde değerlendirmeye başlamıştım bile.

Yılın ilk günü yağmurlu, rüzgarlı ve soğuk olarak akşam saatlerine ulaşmıştı. Hava erkenden karardığı için çabucak karnım acıkıyor ama kendimi frenliyordum. Çünkü doktorum bana tuz tüketmemem konusunda uyarmıştı. Bu da benim kulağıma küpe olmuştu. Eğer buna uymaz isem var olan kilolarım üzerine daha çok kilo eklenecekti. Bu da benim daha çok şişmanlamama ve sağlığımın kritik duruma çevrilmesine sebep olacaktı.

02 Ocak 2019 Çarşamba

Kız kardeşim ile birlikte yeniden Medicalpark Bahçelievler Hastanesi Nöroloji doktoru Sn. Özlem Hanımın yanına gitmek üzere yola çıktık.  Odasının kapısına geldiğimde Kız kardeşim ile beklemeye başladık. Bu sırada doktorum müsait oldu ve sıra bana geldi. Muayene olmak için odasına tek girip kapısını kapattım. Cumartesi günü yaşadıklarımı ona aktardım. “Radyolojide kayıt eden yetkiliden sizin telefonunuzu alıp aramak istedim. Ancak size ulaşamadım. Kilom sorun oldu.” Dedim. Konuşmaya devam ettim.

“Hastaneden sizi arıyorlar ulaşamadılar. Şahsi cep telefonunuzdan da ulaşamadık. Ben Beyin MR i çekilemedim Kilom sorun oldu diye size aktaracak iken hiçbir şey yapamadan 2 gün evde oturup bugünü bekleyerek geçirdim. “ dedim. Bu telefon konuşmasına pek takılmayan Özlem Hanım başka bir yerde de MR çektirebilirsiniz Mustafa Bey” diyerek konuyu hemen değiştirdi. 

Durumum hakkında konuştuk. İlaçlarımı alıp almadığımı sordu ben de ona “ bugün 4 adet aldım. Yarın da 4 adet alacağım bu şekilde devam edecek.  Cumartesi 5 adet, Pazar 5 adet, Pazartesi 5 adet, Salı 4 adet bugün de 4 adet aldım. Toplam 23 adet hap almış oldum. Bu arada tok karnına da her gün birer tane hapımı da aldım. “ diyerek onun bana verdiği liste üzerinde kullanılan öğünlerin üzerini çizdim.

Daha sonra kaşlarımı kaldırmamı istedi.  Bunu yapmaya çalıştım. Gözlerimi kapatıp açmamı istedi. Bunu yaparken sağ göz kapağımın tam kapanmadığını biliyordum. Bana baktığında doktorumun yüz ifadesinden “tamam” dediğini görüyordum.  “Gülümseyin” dedi gülümsemeye çalıştım. “Mustafa Bey biraz ilerlemiş gördüm. Ama ilaç almaya başlayınca bu bazen ilerleme yapabiliyor. Ama zamanla düzelecektir.” Dedi. Ben de bunu duyunca çok sevindim.

Sonra konu geldi Beyin MR’ını nasıl çektirebileceğime. Doktora  “ Özlem Hanım kilolu olduğum için çektiremedim. Peki, bunun başka bir yöntemi olabilir mi diye sordum.  “Mustafa Bey MR daha iyidir. Ancak olmuyor ise sizi fazla yormayayım BEYİN Tomografisi de olur.” dedi. “Ancak bunda radyasyon alıyorsunuz” diye de uyardı.  Ben düşündüm pratik olarak “Bir çok yere gidip ne olduğu hakkında yorulmaktansa burada tomografi çekileyim bitsin eğer oluyorsa?” diye sordum. Kendisi “Evet” diyerek bir kağıt aldı ve üzerine Beyin TM yazdı. Daha sonra küçük kağıdın üzerine kaşe basıp imza atıp bana verdi. Ben de bu kağıdı alıp derhal B1 e inerek filmimi çektirmek üzere odasından ayrıldım. Kapının önünde kız kardeşim ile Özlem Hanımın asistanı Ayfer isimi sevimli kardeşimizin sohbet ettiklerini gördüm. Bana “Geçmiş Olsun” dedi.  Daha sonra B1 e inmek üzere asansöre bindik.  “Birinci bodrum kat aşağı gidiyor” diyen robotun ilgili kata geldiğimiz uyarısını yapmasının ardından kayıt bankosundan kaydımı yaptırdım. Ücretimi ödedikten sonra Beyin Tomografim çekilmesi için oturup beklemeye koyuldum.

Su sebilinin orada su içmek için beklerken birden MR çekilen odadan dün bana kilom yüzünden işlem yapmayan kişiyi gördüm. Beni görünce “Ne yaptın abi?” diye sordu. Ben de “MR olmuyor bu sefer Tomografi için geldim” dedim.  Durdu bana baktı ve “ Abi eğer olmaz ise açık MR çekebilirim bana bir uğra” dedi. “Daha önce neden demedin”  dedim ve bunu duyunca isyan mı edeyim yoksa sessiz mi kalayım diye düşündüğüm sırada Tomografi odasının kapısından ismimi okuyan hastane personeli belirdi. Adımı duyunca hemen oraya doğru yöneldim.  Hiç beklemeden beni cihaza üzerine uzanmamı istediler Ben de uzandım. Başımın çevresinde bir halka belirdi bu halka etrafımda daireler çiziyordu. Benden hareket etmememi söylediler. Cihaz birkaç saniye bu şekilde veriler topladı hakkımda. Daha sonra “Tamam efendim kalkabilirsiniz” diyen bir hanımın sesi ile uzandığım makinenin üzerinden kalktım.  Film işlemi de bitince Acil servis bölümünden hastane dışına çıkmak için yürüyorduk. Enes gene koşturuyordu. Beni görünce selam verdi. Ağzımın iyice gerildiğini de fark etti. “Abi geçmiş olsun” dedi. Daha sonra hastaneyi terk ettik. Hemen karşısında bulunan bir kahve dükkanından iki bardak kahve alarak arabamızı sokak arasına park ettiğimiz yere doğru yürümeye devam ettik.  Soğukta elimde sıcak ve mis gibi kokan kahve ile yürümek daima tercihim olmuştur. Şuan da bunu yapıyordum kardeşimle birlikte arabamıza binip evimize geldikten sonra ben yeniden yazı yazmaya devam ettim.  Aslında evde durmaktan da çok sıkılmıştım. Yavaş yavaş normal hayatıma dönmeliyim diye düşünüyordum. Bunun için ertesi gün işyerime gidip çalışmaya başlayacaktım.  ( devam edecek…)

 

 

 

 

 


16.03.2019