Türkiye’nin Doğu Karadeniz kısmında yer alan yüz ölçümü olarak ünü kadar büyük olmayan şirin bir ilimiz Trabzon. Bir liman Kenti olan şehir, tarihinde bir çok devletlere vatan olmuştur. Bilindiği üzere yer şekli olarak ulaşım ve yerleşime pek el vermeyen alandadır. Ancak bu mahalleler şeklinde şehircilik olarak anlaşılmamalıdır. Çünkü dik olan yamaçlarda sadece köylülerin yaşayacaklar ı evleri bulunmaktadır. Yağmur ormanlarını aratmayacak şekilde yılın birçok gününde yağış almaktadır. Hatta bu yüzden yaz mevsimini bile pek uzun sürmez. Denizden yükseklere doğru gidildikçe iklim daha çok sertleşir yaz aylarında bile ısıtıcılar olmadan evlerde sağlıklı yaşam sürdürülememektedir. Bir şekilde şehir merkezinde yazlık giysiler giyilirken, yaylalarda yaşayanlar için bu mümkün olmamaktadır. Çünkü iklim sertleşmiş ve soğumuştur. Aynı anda , aynı günde yükseklerde kış mevsimi hüküm sürerken deniz kıyısında yaz mevsimi yaşanmaktadır.

Doğu Karedeniz Bölgesinin ticaret merkezi olan bölge, Anadolu’nun Kafkaslara açılan kapısıdır. Trabzon’ un mutfağıyla da misafirlerinin ilgisini çekmektedir. ‘kuymak’ adı verilen geleneksel bir tat olan yemeğini bir tadan bir daha isteyecek şekilde iştahlanmaktadır. Ayrıca Trabzon ‘ Hamsi Balığı’ ile de ün kazanmıştır. Bu lezzetli balık için türlü türlü şarkılar yapılmış ve hala da ağızlarda söylenmektedir.

Halk arasında örneğin balık almaya giden kişi evdeki ahaliye ‘ balık mı alayım hamsi mi alayım ? ‘ diye hamsiyi özellikle ayrı betimlemektedir. Hamsi halk arasında o kadar çok sevilmektedir ki, Semt isimleri, köy isimleri, türkülere , sofralarda kızartması, buğulaması ,ve pilavı bile vardır hamsinin Trabzon da.
Hemşerileri de misafirperver ve insancıl olan Trabzon a geleceklerin turizm olarak da tanınan Zigana Yaylası, Uzungöl’ü ,ve Hıristiyanlık için büyük önem taşıyan Sümela Manastırını mutlaka ziyaret etmelerini öneririm. Ama mutlaka kuymak tan ve hamsili pilavdan tadın. Parmaklarınıza da hakim olun …

Günümüzde Trabzon ülkemiz için çok önemli bir organizasyona ev sahipliği yapıyor. Avrupa Gençlik Olimpik Oyunları. 9 eylül 2005 senesinde bu organizasyon için ilk kez başvuran Trabzon a 2006 senesine kadar geçen hazırlık süresi içinde büyük aşama kaydeden Trabzon 9 Aralık 2006 da Brüksel’ de Avrupa Olimpiyat Komitesi toplantısında yapılan oylamada başvurusu kabul edildi, onaylandı ve resmen Ev sahipliği yapması kesinleşti. Tüm şehir genelinde yapılan yeni tesisler ile günümüze gelindiğinde geçtiğimiz Pazar akşamı yapılan görkemli açılışı izlerken insanın gururlanmaması mümkün değildi. Gerçekten işim nedeniyle orda bulunamadım. Fakat orda olanlar bu muhteşem açılışı canlı izlediler ve çok şanslıydılar. Başbakan Erdoğan’ın açılış konuşması yaptığı sırada verdiği bilgiye göre 500 000 TL hazırlık yapıldığını öğrenmiş bulunduk. Ciddi bir rakam ve her şey bu hafta için.



Türkiye Tarihin de bir ilk yaşandı açılışın yapıldığı Avni Aker Stadyumunda, Olimpiyat Bayrağı ve Olimpiyat Meşalesi ilk kez Trabzon dan ülkemize ‘Merhaba’ dedi.

Norveç’te bir kendini bilmezin yaptığı katliamda hayatlarını kaybeden insanlar için 1 dakikalık saygı duruşuna geçilmesini istedi Olimpiyat komitesi başkanı. Ardından Başbakanımız Sn R. Tayyip Erdoğan Bey de şehitlerimiz için 1 dakika saygı duruşunda bulunulmasını istedi. Konuşmaların ardından görkemli muhteşem açılış devam etti ve Bugüne kadar açılışlarını zevkle izlediğim birçok Olimpik oyunlar arasında en güzeli diyebileceğim nitelikte tasarlanmış, ateşin dans etmesi, sahanın bir sahne olarak kullanılması ile de izleyicilere harika dakikalar yaşattı.

Olimpiyat Bayrağının ilk kez sahaya girmesi sırasında duygulanmamak elde değildi. Ya peki olimpiyat ateşinin sahaya girdiği sırada ki insanların coşkusuna şahit olmak bikenara Televizyon karşısında bile çoşkuya kapılıyorsunuz ben kapıldım. Emeği geçen herkesi kutlarım. Ellerinize sağlık. Kısmet olurda Türkiye’ye Olimpiyatları organize edilmesi onayı verilirse en muhteşem açılış bizimki olacağından şüphem yok. Hatta benim kafamda İstanbul da yapılacak açılışta sahaya olimpiyat ateşini Fatih Sultan Mehmet i temsilen bir kişi elinde kılıç yerine olimpiyat meşalesi ve atı üzerinde Osmanlı kıyafeti ile sahaya girebilir. Tabi bu benim hayal ettiğim bir kompozisyondur.

Yazımın son kısmında değinmeden edemeyeceğim bir konu daha var. O da bundan 1 hafta evvel Başbakan Sn R. Tayyip Erdoğan Bey; Lefkoşa da “Kıbrıs diye bir ülke yoktur” demişti, tanınmayan bir ülke ise Rum tarafı bu oyunlara katılma hakkını nasıl kazanmış ve Avni Aker de Görmek istemediğimiz Güney Kıbrıs Bayrağı nı dalgalandırtmaya neden izin vermiştir. Bu çok üzücü gurur kırıcıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ni tanımak ve o oyunlara dahil etme projesi yapılabilirdi. Gerçekten bizi istemeyen, bizden nefret eden Kıbrıs Rum Kesiminin Bayrağının Trabzon da olması beni şahsen rahatsız etmektedir.

Tanınmayan bir ülkenin vatandaşları hangi tür kimlikle veya pasaportla tanınmadıkları ülkeye giriş yapabilmişlerdir? Bu soru sorulmalıdır… tamam eski (74 evveli) eskide kaldı. O günlerde yaşananlar asla unutulmayacaktır. Unutulmamalıdır. Başbakan Sn R. Tayyip Erdoğan Bey’in Türk tarafının Annan planına ‘evet’ demesini çözüm için üzerimize düşen görevi yerine getirdiğimiz anlamında telaffuz etmiştir. Fakat Güney kesiminde yaşayanlar o plana ‘hayır’ demişler ve geri adım atmışlardır. Bunun üzerine Avrupa Birliğine bile alınmışlardır. Önümüzdeki sene AB Dönem Başkanlığını devir alacak olan Güney Kıbrıs ile Türkiye’nin ilişkileri donma aşamasına gelecek denildi. Tamam bunları detaylı paylaşacağım sizinle fakat bu durumdaki bir ülkenin vatandaşları ( gençlik oyunları için) nasıl seyahat edebiliyorlar ?.

Hem Türkiye ye, Hem de Uluslar arası bir organizasyona..? Her şeyin hayırlısı demekten başka bir söz düşünemiyorum.

Trabzon’daki oyunları izlemek 1 TL. yolunuz düşerse oralarda birbirinden güzel müsabakaları izlemenizi öneririm.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.